Dünya kitlesel yok oluşa doğru mu gidiyor? Göçmen hayvanların yüzde 20’si tehlike altında!
Deniz kaplumbağalarından fillere kadar göçmen hayvanlar, gezegendeki en ikonik türlerden bazılarını içerir.
Bu hayvanlar yılın zamanına bağlı olarak; Üremek, yiyecek bulmak veya başka bir şekilde hayatta kalmak için genellikle binlerce kilometre yol kat edebilirler.
Ne yazık ki bu inanılmaz hayvanların nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya ve bunun sorumlusu büyük ölçüde insanlar.
Göçmen türler tehlike altında
Yeni bir rapor, dünyadaki göçmen türlerin yüzde 20’sinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ve neredeyse yarısının sayılarının azaldığını gösteriyor.
Bu hayvanlara yönelik en büyük iki tehdit, çoklu sömürü ve habitat kaybıdır; her ikisi de insan faaliyetinin sonucudur.
BM Çevre Programı İcra Direktörü Inger Andersen, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi:
Bugünkü rapor bize, sürdürülemez insan faaliyetlerinin göçmen türlerin geleceğini tehlikeye attığını açıkça gösteriyor.
Bu canlılar yalnızca çevresel değişimin göstergesi olarak hareket etmekle kalmıyor, aynı zamanda gezegenimizin karmaşık ekosistemlerinin işlevini ve dayanıklılığını korumada da tamamlayıcı bir rol oynuyor.
Göçmen çeşitler bize büyük katkı sağlıyor
Her yıl milyarlarca hayvan karada, nehirlerde, okyanuslarda ve gökyüzünde göç yolculuğuna çıkıyor.
Ulusal sınırları ve kıtaları aşarlar; Bazıları beslenmek ve üremek için binlerce kilometre çapında yol kat ederler.
Göçmen türler dünya ekosistemlerinin korunmasında değerli bir rol oynamakta ve bitkilerin tozlaşması, besinlerin taşınması gibi çeşitli faydalar sağlamaktadır.
Hangi canlılar tehlikede?
Nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan 260 tür, Dünya Koruma Birliği Kırmızı Listesi’nde ‘Kritik Tehlikede’ (68), ‘Tehlikede’ (78) veya ‘Hassas’ (114) olarak değerlendiriliyor.
Bunların arasında dar, sivri gagası ve kabuğundaki benzersiz örtüşen pul deseniyle dikkat çeken Şahin Gagalı kaplumbağa da yer alıyor.
Kritik düzeyde tehlike altındaki kaplumbağa türleri, dünyanın tropikal okyanuslarında, büyük ölçüde mercan kayalıklarında bulunur ve tarihsel olarak insanlar tarafından avlanmıştır.
Bu hayvanlar, yiyecek arama alanları ve yuvalama kumsalları arasında, genellikle 150 km’ye kadar uzun mesafeler kat ederek göç ederler.
Ayrıca, yasadışı tüccarlar tarafından yoğun bir şekilde avlanan ve yüzgeçleri nedeniyle ödüllendirilen taraklı çekiç kafalı köpekbalığı da tehdit altında.
Köpekbalığı türünün tam yetişkin boyutuna ulaşana kadar yiyecek aramak için daha derin sulara göç ettiği ve sonunda yepyeni konumuna geri döndüğü düşünülüyor.
Nesli tükenmekte olan diğer göçmen türler arasında Bermuda yakınlarındaki Sargasso Denizi’nden başlayıp Atlantik Okyanusu’nu geçen, Avrupa’ya ulaşan ve sonra tekrar geri dönen Avrupa yılan balığı yer alıyor.
Ayrıca 1890’larda nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalan Kuzey Atlantik sağ balinası da var.
Rapora göre köprü ve yol gibi insan yapımı engeller, bu hayvanların çoğunun göçüne fiziksel engel teşkil ediyor.
Endüstriyel gelişme ve nakliye trafiğinden kaynaklanan aksaklıklar gibi ‘fiziksel olmayan’ aksaklıklar bile ‘göçmen nüfuslar için zorlu engeller’ teşkil ediyor.
Diğer faktörler arasında pestisitler, plastikler, ağır metaller ve birçok besin maddesinin yanı sıra su altı gürültüsü ve ışık kirliliği de dahil olmak üzere kirlilik yer alıyor.
Araştırmacılar, nüfus düşüşlerini tersine çevirmek ve bu çeşitleri ve yaşam alanlarını korumak için ‘koordineli uluslararası eyleme’ ‘acilen ihtiyaç duyulduğunu’ söylüyor.